ERCİYES DEHA     (Dinamik - Etkili - Hızlı    Anlayarak Okuma)
BÜTÜN ÇABAMIZ, GELECEĞİMİZ OLAN ÇOCUKLARIMIZ İÇİN

ANLAYARAK HIZLI OKUMA

NİÇİN HIZLI OKUMA?
HIZLI OKUMA NEDİR?
GÖZ NASIL OKUR?

NEDEN YAVAŞ OKUYORUZ? HIZLI OKUMAK BİZE NELER KAZANDIRIR? 
GERİ DÖNÜŞLER YAPMA!
KELİMELERİ BİRER BİRER OKUMA!

İÇTEN SESLENDİRME YAPMA!  
ANLAYARAK HIZLI OKUMA VE  BELLEK (HAFIZA) ÇALIŞMALARI
KELİMELERİ TANIMA ETKİNLİKLERİ
KELİMELERİ KAVRAMA ETKİNLİKLERİ
BİLGİNİN BELİRLİ ARALIKLARLA TEKRAR EDİLMESİ

                        NİÇİN HIZLI OKUMA?

         Okuyan, düşünen, araştıran, eleştiren, yorumlayabilen, yeni bilgiler üretebilen bir nesil olabilmek ve okuma alışkanlığımızı geliştirebilmek için

         Anlayarak Hızlı Okumak zorundayız.

         Okuma hızımız, okuma eylemini sıkıcı bir hâle getirmektedir. Dikkat artırıcı çalışmalar, odaklanma, görme açısının genişletilmesi, beyin ve zihin faaliyetlerinin geliştirilmesi ile okuma hızımız ve anlama seviyemiz artırılabilmektedir.

         Okuma hızı ve anlama seviyemizin artışı ile okumaya olan ilgimiz ve okuma alışkanlığımız artmaktadır. Buna bağlı olarak sınavlarda süre daha verimli kullanılabilmektedir.

         Bu kitapta görme açısını genişleten egzersizler bulunmaktadır. Bunun yanında dikkat ve odaklanmayı artırıcı, beyin ve zihin faaliyetlerini geliştirici etkinliklere de yer verilmiştir. Hızlı okumayı, sadece görme açısının geliştirilmesi ile açıklamaya çalışmak eksik olur. Okumak, beynin faaliyetidir. Gözler fotoğraf makinesi vazifesi görür. Bu nedenle beynin zihinsel becerilerinin de geliştirilmesi gerekmektedir.

         Gözün görme aralığının birkaç hece veya birkaç kelimeyle sınırlı olması beyne daha az bilginin aktarılmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla okuma hızımızın düşmesine yol açmaktadır. Bu durum okumaya karşı isteksizlik oluşturarak okuma alışkanlığımızı olumsuz etkilemektedir.

         Anlayarak Hızlı Okumayı erken yaşlarda davranış hâline getirmek gerekir. Hızlı Okuma, öğrencinin kelime hazinesini daha çabuk zenginleştirir. Hızlı okuyan, okumaktan zevk alır. Duygularını, düşüncelerini, hayallerini, yaşadıklarını, görüp izlediklerini ve dinlediklerini sözlü ve yazılı olarak daha rahat ifade eder.

         Beynimiz çok hızlı çalışır. Okuma yavaş olduğunda beyne gönderilen veri az olmaktadır. Bu sırada beynimiz başka şeylerle meşgul olur. Sonuç olarak okuduğumuzu anlayamayız. Gerek yavaş okuma gerek görme aralığının dar olması, beynin ve gözün tam kapasiteyle kullanılmasını engellemektedir. Yavaş okuma, yavaş düşünmeye sebep olmaktadır. Anlayarak Hızlı Okuma beynin hızına uygun veriler gönderdiği için anlama artmaktadır. Kişi sadece okuduğu kitaba odaklanmaktadır.

         Boş vakitlerinde kitap okuyan değil, kitap okuduğu için boş vakti olmayan insanlardan oluşan bir toplum için “Anlayarak Hızlı Okuma” diyoruz.



HIZLI OKUMA NEDİR?

 

                Sesli okumanın konuşur gibi doğal bir sesle ve belli kurallara uyularak yapılan bir okuma türü olduğunu ifade etmiştik.

            Sesli okuma yaparken çabuk okumak doğru değildir. Çabuk okumak okuyan kadar dinleyiciyi de yorar. Bir insan sesli olarak dakikada 180-220 kelimeye kadar okuyabilir.

            Sesli okuma başkaları için yapılan bir okuma türüdür.  Sesli okuma, konuşma yeteneğimizi geliştirir.

             Anlayarak Hızlı okuma ise yukarıda anlatılan sesli okumadan tamamen farklıdır. Kişinin kendisi için yaptığı bir okuma türüdür. İkinci ve üçüncü şahıslar için yapılmaz.

            Gözümüz okuma esnasında sanıldığı gibi düz bir çizgi şeklinde hareket etmez. Göz, heceler veya kelimeler üzerinde sıçrama hareketi yaparak okur. Göz, kelime üzerine gelir, durur, resmini çeker, beyne gönderir, algılar ve okur. Hızlı okuyabilmek için kelimenin daha önceden resminin hafızamızda bulunması gerekir.

            Hafızamızda resmi bulunmayan kelimeleri de okuruz. Ancak bu kelimeleri okurken zaman kaybederiz. Anlayarak Hızlı Okumada ilk kez karşılaştığımız kelimeler, yazının bütünlüğü içerisinde anlam kazanır. Anlayarak Hızlı Okuma yaparken bu tür kelimelere takılmadan okumamızı sürdürmek gerekir. Çünkü beyin bütünlük içerisinde bu tür kelimelere anlam verecektir.

Hızlı okuma için gözün görme alanının genişletilmesi yetmez, beyindeki görme merkezinin de geliştirilmesi gerekir. Hızlı okuma, göz kaslarını geliştirmeyi, görme alanını genişletmeyi, göze ritim kazandırarak görme, algılama ile beynin zihinsel faaliyetinin gelişimini hedefler.

                      

 NEDEN YAVAŞ OKUYORUZ? 

  • Kelimeleri heceliyor veya teker teker okuyoruz.
  • Anlamadığımız kelimeler üzerinde bekliyoruz,
  • Geri dönüşler yapıyoruz.
  • Okuma esnasında dudaklarımızı ve dilimizi oynatıyoruz.
  • Yavaş okumanın anlamayı artıracağına inanıyoruz.
  • Dikkat ve yoğunlaşma sağlayamıyoruz.
  • Kelimeleri içimizden seslendiriyoruz.

 HIZLI OKUMAK BİZE NELER KAZANDIRIR? 

  • Akıcı ve sıkıcı olmayan bir okuma kazandırır.
  • Bilgi dağarcığını, kültür düzeyini artırır.
  • Öğrenmeye karşı istek oluşturur.
  • Sınavlara çalışma ve konu tekrarları çok daha kolay olur.
  • Anlama ve hatırlama kapasitemiz artar.
  • Zaman daha verimli kullanılır.
  • Kendimize güvenimiz ve inancımız artar.
  • Okuma sırasında hayal kurma, dikkat dağınıklığı azalır.
  • Okumaktan zevk alır hâle geliriz.
  • Okuma kültürü oluşur, okuma alışkanlığı ve sevgisi kazanılır.
  • Kelime hazinesini zenginleştirir ve bilgi birikimini artırır.
  • Daha hızlı düşünmeyi sağlar.
  • Karar verme yeteneğini hızlandırır.
  • Olayları algılama seviyesinin artmasını sağlar.
  • İş ve okul yaşamında başarıyı artırır.

 

GERİ DÖNÜŞLER YAPMA!

BİR ANEKDOT

 

    Târık bin Ziyâd, emrindeki dört gemi ve yedi bin mücahit ile 711 yılında Endülüs’e hareket etti. Târık bin Ziyâd, askerlerin geriye dönme ümidini kırmak için gemileri yaktı. Târık bin Ziyâd, yanındaki askerlerle, daha sonra kendi adının verildiği Cebel-i Tarık Boğazını geçip doksan bin kişilik düşman ordusuyla karşılaşınca leventlerine şöyle seslenmişti: "Önünüzde deniz gibi bir düşman, arkanızda da düşman gibi bir deniz var. Ya şerefinizle düşmana saldırır ve erkekçe ölür ya da kadın gibi kaçıp denizde boğulursunuz! " Aradan 5-6 saat geçmemişti ki Târık bin Ziyâd Toleytola'da hükümdarın sarayında, ayağının altındaki hazineler karşısında kendine hitaben: "Tarık! Sen dün köle idin, Allah seni hürriyetine kavuşturdu. Bugün muzaffer bir kumandansın. Ama unutma, yarın toprağa gömülecek ve bütün yaptıklarından Allah'a hesap vereceksin!" demişti.

        Tekrarlar ve geri dönmeler, kısa bir okumada bile uzun zaman alır. Daha iyi anlamak için yapılan geri dönüşler anlamayı zorlaştırır. Okuma tekrar edildiği için sıkıcı olur. Geri dönüşler gözün yorulmasına, dikkat ve yoğunlaşmanın dağılmasına sebep olur. Konudan uzaklaşılır. Zaman kaybına, okuma ve anlama hızının düşmesine yol açar.
        Geri dönüşleri engellemek için kılavuzluk yaparak ve metronom tekniği ile okuma yapınız. Metronomun ritim aralığına kesinlikle uyunuz. Beynin bu ritme alışmasına imkân veriniz. Anlamadığınız kelimeleri geçiniz. Bütünü algıladığınızda anlamsız kelimelerin anlam kazandığını göreceksiniz. Bir süre sonra da geri dönüşlerden kurtulmuş olursunuz.

 

KELİMELERİ BİRER BİRER OKUMA!

BÜTÜNÜ GÖR!

BİR ANEKDOT

                                               KÖRLERİN FİL TARİFİ

           Hintliler bir fili halka göstermek için getirip karanlık bir ahıra kapattılar. Hayvanı görmek için o karanlık yere bir hayli adam toplandı. File ellerini sürmeye başladılar.

            Birisi eliyle filin hortumuna dokundu:

- Fil bir oluğa benziyor, dedi. Başka biri filin kulağını yakaladı:

- Fil, yelpaze gibi bir hayvan, dedi. Filin ayağını yakalayan ise:

- Fil bir direğe benziyor, dedi.

Bir başkası da sırtına dokunmuştu:

- Fil, taht gibi, dedi.

             Herkes filin neresine dokunduysa ona göre anlatmaya başladı. Herkesin elinde bir mum olsaydı, sözlerinde aykırılık kalmazdı.

 

Duyu gözü ele, avuca benzer, avuç bütün fili tutamaz ki.

Bu gözü yum da hakiki göz kesil.

            Gözümüz kelimeler üzerinde durur, görür, resmi beyne gönderir, algılar ve okuma gerçekleşir. Gözün bu hareketi kelimeler üzerinde sıçramalar şeklinde olur. Bir satırdaki sıçrama sayısının fazla olması okuma süresinin uzamasına, sıçrama sayısının az olması ise okuma süresinin kısalmasına neden olur. Gözün görme aralığının gelişimi sonucunda 3-4 kelime veya satırın tümünü görmemiz mümkün olur.  Göz bir kelimeden diğer kelimeye sıçrarken süre kaybı yaşanmaz.

             Kelimeleri birer birer okudukça yani sıçramaların sayısı arttıkça gözümüz daha çabuk yorulur. Bu durum dikkatin dağılmasına ve hayal kurmaya neden olur. Aynı zamanda metnin anlam bütünlüğü bozulur. Ana fikri yakalayamayız. Okuma ve anlama hızı düşer, geri dönüşler başlar.

              Anlamını bilmediğiniz kelimeler üzerinde durmayınız. Anlamı bütünsel olarak yakalamaya çalışınız. Ana fikri bulmanız konuya bütünsel bakmanıza bağlıdır. Fil sadece hortum, sadece kulak, sadece ayak, sadece sırt değildir. Bu parçaların bir araya gelmesi ile oluşan resmin bütünüdür.


İÇTEN SESLENDİRME YAPMA!

 BİR FIKRA

                                      

                             SESİM NEREYE KADAR GİDİYOR?

            Nasreddin Hoca, kırda sesinin yettiğince bağırarak ezan okuyor ve olanca hızıyla koşuyormuş.
            Bu durumu gören birkaç kişi, Hoca’ya bir şey olduğunu düşünerek yanına yaklaşıp sormuşlar:
            Ne oldu sana, Hoca Efendi? Bu ne iştir?
            Hoca, koşmasını sürdürerek:
         — Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de... Demiş. Onun için arkasından koşuyorum...

 

“Yürüyüşünde tabiî ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!”

“Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır.”

 

 

            İçten seslendirme, her kelimeyi ağzımızla veya içimizden sessiz olaratekrar etme işlemidir. Sesli okuma çalışmalarında kazanılmış bir davranıştır.Sesli okuma bilindiği gibi bireysel bir okuma türü değildir. Bu okuma şeklinde diğer insanların varlığı, duyguları, davranışları okumamıza etki etmektedir.

             Sesli okuma yapan kişi gözlerini, dudaklarını, boğazını, dilini ve vücut dilini, kulaklarını ve zihnini kullanmaktadır. Doğal olmamız, okunan metinde anlatılan duygu ve düşünceleri hissetmemiz, hislerimizi karşımızdaki insanlara doğru bir şekilde aktarmamız gerekmektedir.

            Sesli okuma ile içten seslendirme arasında temelde bir farklılık yoktur. Sesli okuma veya içten seslendirme ile okumada dakikada en fazla 180-220 kelime okuyabilir veya tekrar ederiz.

            Anlayarak Hızlı Okumadaki amacımız ise metnin ana fikrini, anahtar kelimeleri, temayı kavrayabilmektir.

            Hızlı ve anlayarak okuma davranışı kazanılmadığı ve beynin düşünme hızına yaklaşılmadığı zaman dikkat ve yoğunlaşma azalacaktır. Kişi hayallere ve günlük işlerine dalacaktır. Yapacağı görüşmeleri, konuşmaları, endişeleri ve sıkıntıları düşüneceği için kelimeleri tekrar tekrar okuyacaktır.

 

ANLAYARAK HIZLI OKUMA VE

 BELLEK (HAFIZA) ÇALIŞMALARI

 

             Bellek; yaşanmış olayları, öğrenilmiş konuları zihinde saklama gücüdür. Bellek aynı zamanda sakladığımız bilgileri yeri geldiğinde hatırlama becerisidir. Öğrenilenlerin yüzde sekseninin yirmi dört saat içinde unutulduğu bilinmektedir.

            Okuma etkinlikleri sonucunda edinilen bilgiler belirli aralıklarla tekrar edildiğinde geçici hafızadan kalıcı hafızaya aktarılır. Hatırlama çalışmalarını okuma sonrasında, sayfa, paragraf sonlarında yapabiliriz. Hatırlama çalışmalarında anahtar kelimeler, kodlamalar, resim, işaret, şekil, renk, kelime, harf, sayı vb. kullanarak belleğimizi daha aktif hâle getirebiliriz. Anahtar kelimeler kendi zihnimizin ve hayalimizin oluşturduğu bize özgü kelimelerdir. Bu kelimeleri tespit etmeli, kendi hayal dünyamızla ilişkilendirmeliyiz. Anahtar kelimeler, hafızamızın kapısını açan ve bize o bilgileri hatırlatan işaretlerdir. Bu işaretler parçadan bütüne ulaştırarak bilginin bütününü görmemize yardımcı olur.

            Hafıza gelişimi için uzmanlar; öğrenmeyi, eğitimi, okumayı, zihni çalıştıran etkinlikleri, spor egzersizlerini, sosyal etkinliklere katılmayı, stresi azaltmayı, düzenli uykuyu, dengeli beslenmeyi, duygusal iniş çıkışlardan kaçınmayı tavsiye etmektedir.

            Kalıcı hafıza, bilgileri daha uzun süre saklar. Örneğin, 12 haneli bir sayı okunduktan sonra birkaç saniye içerisinde unutulur.  Çünkü geçici hafızada bilgi kısa süreli saklanır. Telefon numaralarını tekrar ederek kalıcı hafızada yıllar boyunca saklayabiliriz.

            Öğrenilenlerin hatırlanmasında gruplama yöntemi etkili olmaktadır. Örnek olarak aşağıdaki harfler şu sırayla gösterildiğinde:

495317860582

            İnsanlar bu rakamların çok azını, sadece bir kaçını hatırlayabilmektedir. Fakat aşağıdaki gibi gruplar hâlinde gösterildiğinde neredeyse tamamı hatırlanmaktadır.

49 531 786 05 82

            Bunun sebebi de bilginin anlamlı küçük gruplara ayrılmış olmasıdır. Bazı ülkelerde telefon numaralarının gruplar hâlinde yazılmasının nedeni de budur.


KELİMELERİ TANIMA ETKİNLİKLERİ

 HIZLI OKUMA ANLAMAYI ARTIRIR!

               Gözlerimiz tıpkı bir fotoğraf makinesi gibi kelimelerin, şekillerin, sembollerin, resmini çeker. Bu resimler beynimiz tarafından algılanır. Kelime, şekil, sembol ve karakterler taranır, beynimizde daha önceden elde edilen verilerle karşılaştırılır, eşleştirildikten sonra tanıma gerçekleşir.

               Uzun yıllardan sonra eski bir arkadaşınızı gördüğünüzde tanırsınız. Nerede tanıştığınızı, nasıl bir kişi olduğunu, hangi ortak arkadaşlarla bağlantılı olduğunu düşünürsünüz. Bu sorulara verilen cevapların ardından tanıma gerçekleşir.

             Tanıdığınız insan ile ilgili hatıralar onun hafızamızda kalıcı olmasını sağlar.  Kelimeler de bunun gibidir. Kelimeler kullanıldıkça hafızamızda kalıcı hâle gelir. Görülen ve algılanan bir karakter, nesne veya sembolün zihnimizde karşılığı bulunduğu takdirde, gözümüz bu nesne, karakter veya sembolün fotoğrafını çekerek tanır, kavrar ve okuduğu anda hatırlar. Arkadaşımız ile bu tür hatıralar, iz bırakacak yaşantılar oluşmadı ise hafızamızdaki bağlantısı zayıf olacaktır. Yüzü tanıdık gelmesine rağmen, tam olarak kim olduğunu hatırlamakta zorluk çekilecektir. Kelimelerin de resmi hafızamızda kalıcı olması için benzer bağlantılar kurulmasına ihtiyaç vardır.

               Bizler bu kitapta tanıma becerilerimizi geliştirecek ve artıracak etkinliklere yer verdik.  Amacımız hızlı ve doğru olarak tanıma yeteneğimizi de geliştirmektir. Dikkat ve yoğunlaşma çalışmaları ile zihnimizin, hatırlama faaliyetlerinde daha aktif hâle getirilmesi hedeflenmiştir. Hızlı okuma çalışmaları ile yapılan egzersizler sonucunda gözün algılama kapasitesi geliştikçe okuma hızımız da artacaktır. Kelimeleri tanımada oluşan hatalar bizi tedirgin etmemelidir. Bunu ortadan kaldırabilmek için beynimizin düşünme hızına uygun okuma ve kavrama yeteneğini de geliştirmek gerekir.

               Beynimiz hızlı okuma sonucunda kelimeleri hatalı algılayabilecektir. Hatalı görülen kelimeye bağlı olarak diğer kelime ve sembolleri de hatalı tarayacak, kavrama yanlışlıklarına sebep olacaktır.  Hızlı okuma çalışma ve egzersizlerine devam edildiği takdirde bu hatalar ve eksikliklerin hızla kaybolduğu görülecektir.

ÖRNEK 1 :      “ Şehirde çok nüfuzu var.”  ile “Şehirde çok nüfus var” cümlelerindeki

Nüfuz ile nüfus kelimelerindeki  “z” ile “s” yeterli algılanmadığında, harflerin ayrımı yapılamadığından tanıma ve kavrama eksikliği ile farklı anlamlar oluşacaktır.

 ÖRNEK 2 :       “ Dersine yalnız çalıştı”  ile “Dersine yanlış çalıştı” cümlelerindeki

Yalnız ile yanlış kelimelerindeki  “z” ile “ş” yeterli algılanmadığında,  tanıma ve kavrama eksikliği ile farklı anlamlar oluşacaktır.

               Beynimiz hızlı zihinsel faaliyetlerde bulunabilmektedir. Bu hızlı zihinsel faaliyetlere uygun hızda tanıma ve kavrama sağlanamadığında yavaş okuma, kavrama ve öğrenme süreçleri oluşur. Biz bunu ortadan kaldırmayı hedefledik.

KELİMELERİ KAVRAMA ETKİNLİKLERİ

            Kelimeleri tanıma sonrası kavrama olayı gerçekleşir. Kavrama hatalarını en aza indirmek gerekir. Deyim, atasözü, mecaz anlamlı kelimelerde kavrama hataları yapılabilmektedir.

Okunan bir kitaptaki kelimelerin hangi anlamda kullanıldığını tahmin etmek için metinde anlatılmak istenen ana fikrin ve resmin bütününün görülmesine ihtiyaç vardır. Ancak bu takdirde parça parça ve anlamsız duran kelimeler anlamlı hâle gelecektir.

            Kitabın adını, yazarını, yayınevini, yayın yılını, konusunu, ön sözünü, içindekiler bölümünü, kitabın bölümleri ile ilgili başlıkları, koyu yazılmış cümleleri okumamız, incelememiz, ana fikrini de tahmin etmemiz, beyninizde canlandırmamız gerekir. Bütün bu parçalar, kitabın bütününü görmemize, konusunu tahmin etmemize yardımcı olacaktır.

            Hazırladığımız kitapta bu tür kavrama hatalarını azaltacak veya en aza indirebilecek etkinliklere de yer verilmiştir.     

ÖRNEK 1 :      “Hoca, ağırlığı olan birisiydi.”  Cümlesinde “ağırlık” kelimesi  “kilosu fazla” şeklinde anlaşılabileceği gibi “ağırlık” kelimesi ile saygınlığı olan ve insanlar arasında sözü dinlenilen kişi şeklinde de anlaşılabilecektir. Ağırlık kelimesinin çağrıştırdığı farklı resimler de zihnimizde oluşabilecektir. Bu anlamlar kelimenin daha önce kullanılmış olmasına, kişinin yaşadıklarına bağlı olarak zenginleşir.

ÖRNEK 2 :       “ Bir fırın ekmek yedi.” Kişinin bir işi yapmak için çok çalışması gerektiği anlamı çıkabileceği gibi fırın ve ekmek resimleri zihninde canlanabilecektir.  Fırından ekmek alma, ekmek fiyatları, ekmeğin taze veya bayat olması vb. zihnimizde oluşabilecektir. Bütün bu çağrışımlar kişiden kişiye değişir. Burada yapılan anlama hatası kavrama ile ilgili hataların oluşmasına neden olacaktır.

            Anlayarak hızlı okuma ile yapılacak egzersizler sonucunda tanıma ve kavrama hataları en aza indirilirken kelimelerin ve metinlerin doğru kavranması sağlanacaktır.

            Kavrarken aslında kelimenin zihnimizdeki imajını hatırlıyoruz. Doğru kavramayı artırmak için beynimizin düşünme hızına uygun bir ritim kazanmamız gerekiyor. Metronom ile okuma, anlama çalışmaları yaparak bu ritmi yakalamaya çalışacağız. Beynimiz zihinsel faaliyetlerdeki yüksek hızına uygun algılama yapamadığı takdirde tekrar eski yavaş algılama hızına geri dönmek isteyecektir.

            Kavrama düzeyimizi aynı zamanda kelime hazinemiz belirlemektedir. Bu nedenle kitabımızda kelime hazinesini zenginleştirici çalışmalara da yer verilmiştir. Fakat yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Aşağıda belirtilen etkinliklerin de okul olarak, sınıf olarak, aile içinde ve bireysel olarak yapılması zorunludur.

            Çocuklarımızı okumaya, günlük tutmaya, hikâye, şiir yazmaya, konuşmaya, farklı konularda sunum yapmaya teşvik etmeliyiz. Tiyatro gezileri, spor etkinlikleri, fotoğrafçılık, şiir geceleri, satranç vb. sosyal etkinliklere katılımı ile farklı alanlardaki kelimelere ait hafıza oluşturulmalı, kelime hazinelerini zenginleştirmelerine yardımcı olunmalıdır.

 Kelimeler insanlar gibidir. Bağlantılı oldukları diğer kelimelerle anlamlı hâle gelir, gerçek anlamlarını bulurlar. Sözlük çalışması ile kelimelerin yalın hâlini tanırız, fakat hangi anlamda kullanıldığını yaşayarak tecrübe ile öğrenirsiniz, kavrayabilirsiniz.

BİLGİNİN BELİRLİ ARALIKLARLA TEKRAR EDİLMESİ

 

      Öğrendiğiniz bilgileri belirtilen sürelere dikkat ederek tekrar ediniz.

          Kitaplardan okuyarak, araştırarak öğrenilen bilgiler tekrar edilmediği takdirde unutulacaktır. Öğrenilen bilgilerin kalıcı olması için tekrarlar şarttır.

           Bu tekrarların düzenli aralıklarla yapılması hâlinde öğrendiğimiz bilgiler kalıcı hafızaya kaydedilecektir. Tekrarlama aralığı aşağıda belirtilmiştir.

 

TEKRARLAMA İSE ŞU ŞEKİLDE YAPILMALIDIR

 

1. tekrar: 10 dakika geçtikten sonra 10 dakika süreyle

2. tekrar: 24 saat geçtikten sonra 5 dakika süreyle

3. tekrar: 1 hafta geçtikten sonra 3 dakika süreyle

4. tekrar. 1 ay geçtikten sonra 3 dakika

5. tekrar: 6 ay geçtikten sonra 3 dakika

6. tekrar 1 yıl geçtikten sonra 3 dakika

 

            Öğrendiğimiz bilgilerin büyük bir kısmı tekrar edilmediğinde bir gün içinde kaybolmaktadır. Bu süre sonunda yeniden öğrenme süreçleri başlamakta ve zaman ve emek kaybı söz konusu olmaktadır.

            Bilim adamları tarafından okuma vb. yollarla ile elde edilen bilginin bir kısmının kısa süreli hafızaya iletildiği, kısa süreli hafızanın hatırlama çalışması yapılmadan birkaç saniye içerisinde bazen bir dakikaya kadar bilginin tekrar hatırlanmasının mümkün olduğu belirtilmektedir. Fakat bunun çok sınırlı olduğu vurgulanmaktadır. Ancak gruplama yoluyla artırılabileceği de söylenmektedir.

            Yapılan bir deneyde deneklere 3 sıra halinde 4’er harf bulunan 12 harfli tablolar kısa süreli olarak gösterilmiş ve daha sonra hangi harfin hangi sırada olduğunu bilmeleri istenmiştir. Bu deney sonucunda kısa süreli hafızanın yaklaşık olarak 12 nesne kapasiteli olduğunu ancak çok çabuk şekilde (birkaç yüz milisaniye içerisinde) yitirildiği belirtilmektedir.

Çabuk yitirilmesi nedeniyle katılımcıların unutma meydana gelmeden 12 harfin tamamını söyleyemedikleri tespitine ulaşmışlardır.

Bu nedenle okunan kitaptaki bilgilerin unutulmaması için daha sonra beyin haritalarının, tekrarlarının, gözden geçirme vb. etkinliklerle hatırlama çalışmalarının yapılması gerekmektedir.



  
7379 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam11
Toplam Ziyaret68484
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Hava Durumu
Saat
Takvim